28 Şubat 2013 Perşembe

Çavdar Tarlasında Çocuklar



uzun uzun yazacaktım aslında çavdar tarlasında çocuklar hakkında, ama, insanlardan bunca uzak kalmak isteyen holden'ı insanlara anlatmak istemiyorum nedense. sır gibi saklamak istediğim kitap. herkesin herkesten şikayetçi olduğu ve herkesin şikayet ettiği her şeyi sergilediği bir toplumun üyesi gibi hissediyorum kendimi. en acıklısıysa kendim de bu düzenin bir parçasıyım.

eğer kendinizi yalnız hissediyorsanız, insanlardan söz gelimi değil de gerçekten illallah etmiş bir durumdaysanız ilaç gibi gelecektir size bu kitap. ama elbet yan etkileri de vardır bu ilacın, gözünüzün takıldığı her yer gözünüze batmaya başlar. duvarlara yazılanlar, sigara izmaritini yere fırlatanlar, toplu taşıma aracında yüksek sesle, sırıtarak telefonda konuşanlar...


aslında hepimiz, ister istemez yaşıyoruz bu romanı her gün. sadece holden caulfield gibi cesur değiliz, her şeyi yok sayabilecek kadar... okulumuzu bırakacak kadar, batı kasabasına yerleşip tek kişilik bir hayatı yürekten isteyebilecek kadar. holden kadar egolarımızdan arınabilmiş değiliz ne yazık ki. holden'ı seviyoruz, holden'a sımsıkı sarılıyoruz, fakat bir yandan da zorlanıyoruz; çavdar tarlasında çocukları korumak, bir gelecek planı olamaz diye. hiç birimiz yaşamak istediğimiz gibi yaşayamıyoruz, bunu fazlasıyla hissettiriyor salinger...

yan etkisi: asosyallik



--kitaptan--


"smoke gets in your eyes" şarkısı çalmaya başladı. canlı ve neşeli çalıyordu. çocukların hepsi altın yüzüğü yakalamaya çalışıyorlardı, tabii bizim phoebe de. lanet atın üstünden düşecek diye ödüm kopuyordu, ama bir şey söylemedim, bir şey yapmadım. çocuklar altın yüzüğü yakalamak istiyorlarsa, bırakın yakalasınlar, bir şey söylemeyeceksiniz. düşerlerse düşsünler. onlara bir şey demeniz bundan daha kötüdür.

--kitaptan--

“this is a people shooting hat," i said. "i shoot people in this hat.”
- holden caulfield

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder